14 Aralık 2010 Salı

Necm Suresi







KUR'AN OKU-DİNLE
FATİHA
BAKARA
Al'İ İMRAN
NİSA
MAİDE
EN'AM
A'RAF
ENFAL
TEVBE
YUNUS
HUD
YUSUF
RAD
İBRAHİM
HİCR
NAHL
İSRA
KEHF
MERYEM
TAHA
ENBİYA
HAC
MÜ'MİNUN
NUR
FURKAN
ŞU'ARA
NEML
KASAS
ANKEBUT
RUM
LOKMAN
SECDE
AHZAB
SEBE
FATİR
YASİN
SAFFAT
SAD
ZÜMER
MÜ'NİN
FUSSİLET
ŞURA
ZUHRUF
DUHAN
CASİYE
AHKAF
MUHAMMED
FETİH
HUCURAT
KAF
ZARİYAT
TUR
NECM
KAMER
RAHMAN
VAKİA
HADİD
MÜCADELE
HAŞR
MÜMTAHİNE
SAF
CUMA
MÜNAFİKUN
TEGABÜN
TALAK
TAHRİM
MÜLK
KALEM
HAKKA
MEARİC
NUH
CİN
MÜZEMMİL
MÜDDESSİR
KIYAMET
İNSAN
MURSELAD
NEBE
NAZİAT
ABESE
TEKVİR
İNFİTAR
MUTAFFİFİN
İNŞİKAK
BURUÇ
TARIK
A'LA
GAŞİYE
FECR
BELED
ŞEMS
LEYL
DUHA
İNŞİRAH
TİN
ALAK
KADİR
BEYYİNA
ZİLZAL
ADİYAT
KARİA
TEKASÜR
ASR
HÜMEZE
FİL
KUREYŞ
MAUN
KEVSER
KAFİRUN
NASR
TEBBET
İHLAS
FELAK
NAS
NECM SURESİ(Resmi Mushaf : 53 / İniş Sırası : 23)


Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla…

1. Andolsun inip çıktığı zaman yıldıza / fışkırıp çıktığı zaman çimene / süzülüp aktığı zaman Ülker yıldızına / aşağı indiği zaman o parçalar halinde ağır ağır gelene,

2. Ki arkadaşınız ne saptı ne de azdı.

3. O, kuruntudan, keyfinden konuşmuyor.

4. İndirilmiş bir vahiyden başkası değildir o.

5. Kuvvetleri çok müthiş olan belletip öğretti onu ona.

6. Akıl, güzellik ve güç sahibidir. Doğrulup dikildi.

7. En yüksek ufuktadır o.

8. Sonra iyice yaklaştı ve sarktı,

9. İki yayın beraberliği gibi, belki ondan da yakındı.

10. Böylece vahyetti kuluna vahyettiğini.

11. Kalp yalanlamadı gördüğünü.

12. Onun gördüğü şey hakkında kuşkuya düşüp onunla çekişiyor musunuz?

13. Andolsun ki onu bir başka inişte de görmüştü.

14. Son sınır ağacı, Sidretül Münteha yanında.

15. O ağacın yanındadır sığınılacak bahçe.

16. O vakit kuşatıp sarıyordu Sidre’yi kuşatıp saran,

17. Göz ne kayıp şaştı ne azıp haddi aştı.

18. Andolsun ki Rabbinin en büyük ayetlerinden bir kısmını gördü.

19. Gördünüz mü Uzza’yı, Lat’ı.

20. Ve ötekini, üçüncüsü olan Menat’ı.

21. Erkek size, dişi Allah’a mı?

22. İşte bu, insafsız bir bölüştürme.

23. Bunlar, sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka şeyler değildir. Onlar hakkında Allah bir kanıt indirmemiştir. Onlar, sadece sanıya, bir de nefislerin hoşlandığı şeylere uyuyorlar. Andolsun, onlara Rablerinden hidayet gelmiştir.

24. İnsan için, her özleyip hayal ettiği var mı acaba?

25. Sonrası da öncesi de / ahiret de dünya da Allah’ındır.

26. Göklerde nice melekler var ki, şefaatları hiçbir işe yaramaz. Allah’ın, dilediği ve hoşnut olduğu kimse için izin vermesinden sonraki durum müstesna.

27. O ahirete inanmayanlar, meleklere mutlaka dişilerin adlarını takarlar.

28. Onların bu konuda hiçbir bilgisi yoktur. Yalnızca sanıya uyuyorlar. Sanı ise haktan hiçbir şey kazandırmaz.

29. Bizim Zikrimiz’den / Kur’an’dan yüz çeviren ve iğreti dünya hayatından başka birşey istemeyen kimseden, sen de yüz çevir.

30. Onların, ilimden ulaşacakları şey işte budur. Kuşkusuz, yolundan sapmış olanı Rabbin çok iyi bilir. Hidayet üzere yürüyeni de en iyi O bilir.

31. Göklerde ne var yerde ne varsa Allah’ındır. Bu, Allah’ın; yaptıklarıyla kötülük sergileyenleri cezalandırması, güzel davranıp güzel düşünenleri de güzellikle ödüllendirmesi içindir.

32. O güzellik sergileyenler, günahın büyüklerinden ve iğrençliklerden çekinip kaçınırlar. Bazı küçük sürçmeler hariç. Hiç kuşkusuz, senin Rabbin affı geniş olandır. Sizi en iyi bilen O’dur: Hem sizi topraktan oluşturduğu zaman hem de annelerinizin karınlarında ceninler hailinde bulunduğunuz zaman. O halde nefislerinizi temize çıkarmayın. Korunanın kim olduğunu O daha iyi bilir.

33. O yüz geri döneni gördün mü?

34. Azıcık verdi, sonra inatla sıkıca tuttu.

35. Gaybın bilgisi onun yanında da o mu görüyor?

36. Yoksa haber verilmedi mi ona, Musa’nın sayfalarındakiler?

37. Ve o çok vefalı İbrahim’in sayfalarındakiler…

38. Gerçek şu ki, hiçbir günahkar bir başka günahkarın yükünü sırtlanmaz.

39. Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden başkası yoktur.

40. Ve onun çalışıp didinmesi yakında görülecektir.

41. Sonra karşılığı kendisine hiç eksiksiz verilecektir.

42. Hiç kuşkusuz, son varış Rabbinedir.

43. Hiç kuşkusuz, güldüren de O’dur, ağlatan da…

44. Hiç kuşkusuz, öldüren de O’dur, dirilten de…

45. Hiç kuşkusuz, iki çifti, erkeği ve dişiyi yaratan O’dur;

46. Meni halinde atıldığı zaman bir spermden…

47. Hiç kuşkusuz, o ikinci oluşum da O’nun işidir.

48. Hiç kuşkusuz, zenginlik veren de O’dur, nimete boğan da…

49. Hiç kuşkusuz, Şi’ra yıldızının / şuurlanmanın Rabbi de O’dur.

50. Hiç kuşkusuz, daha önceden gelmiş olan Ad’ı helak etti.

51. Semud’u da. Böylece geriye birşey bırakmadı.

52. Daha önce de Nuh kavmini. Çünkü onlar, evet onlar zulmettiler, azdılar.

53. Altı üstüne gelmiş kentleri de yere geçirdi O.

54. Sarıp doladı onlara, sarıp doladığını.

55. Peki, Rabbinin nimetlerinden hangisinde kuşkuya düşüyorsun?

56.Bu da ilk uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır.

57.Yaklaşmakta / yaklaşacak olan yaklaştı.

58.Onu Allah’tan başka kaldıracak / uzaklaştıracak yok.

59.Şimdi siz bu sözden mi hayrete düşüyorsunuz?

60.Gülüyorsunuz, ağlamıyorsunuz.
61.Ve siz, kibirlenip kafa tutarak sersemce somurtuyorsunuz.
62.Artık Allah için secdeye kapanın, O’na kulluk / ibadet edin.
UÇAN Blogları

Hiç yorum yok: