26 Şubat 2011 Cumartesi

Casiye Suresi







KUR'AN OKU-DİNLE
FATİHA
BAKARA
Al'İ İMRAN
NİSA
MAİDE
EN'AM
A'RAF
ENFAL
TEVBE
YUNUS
HUD
YUSUF
RAD
İBRAHİM
HİCR
NAHL
İSRA
KEHF
MERYEM
TAHA
ENBİYA
HAC
MÜ'MİNUN
NUR
FURKAN
ŞU'ARA
NEML
KASAS
ANKEBUT
RUM
LOKMAN
SECDE
AHZAB
SEBE
FATİR
YASİN
SAFFAT
SAD
ZÜMER
MÜ'NİN
FUSSİLET
ŞURA
ZUHRUF
DUHAN
CASİYE
AHKAF
MUHAMMED
FETİH
HUCURAT
KAF
ZARİYAT
TUR
NECM
KAMER
RAHMAN
VAKİA
HADİD
MÜCADELE
HAŞR
MÜMTAHİNE
SAF
CUMA
MÜNAFİKUN
TEGABÜN
TALAK
TAHRİM
MÜLK
KALEM
HAKKA
MEARİC
NUH
CİN
MÜZEMMİL
MÜDDESSİR
KIYAMET
İNSAN
MURSELAD
NEBE
NAZİAT
ABESE
TEKVİR
İNFİTAR
MUTAFFİFİN
İNŞİKAK
BURUÇ
TARIK
A'LA
GAŞİYE
FECR
BELED
ŞEMS
LEYL
DUHA
İNŞİRAH
TİN
ALAK
KADİR
BEYYİNA
ZİLZAL
ADİYAT
KARİA
TEKASÜR
ASR
HÜMEZE
FİL
KUREYŞ
MAUN
KEVSER
KAFİRUN
NASR
TEBBET
İHLAS
FELAK
NAS
CASİYE SURESİ(Resmi Mushaf : 45 / İniş Sırası : 65)

Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla…

1. Ha, Mim.
2. Aziz ve Hakim olan Allah’tan Kitap’ın indirilişidir bu.
3. Kuşkusuz, göklerde ve yerde iman sahipleri için sayısız ayetler vardır.
4. Ve sizin yaradılışınızda, her yana yaydığı canlılarda, kesinliği yakalayan bir topluluk için ibretler, işaretler vardır.
5. Geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde, Allah’ın gökten bir rızık indirip de onunla yerküreyi ölümünden sonra hayata kavuşturmasında, rüzgarların herbir yana sevkedilişinde de aklını çalıştıran bir topluluk için izler, işaretler vardır.
6. İşte bunlar, Allah’ın ayetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah’tan ve onun ayetlerinden sonra hangi hadise inanıyorlar?!
7. Yazıklar ve azaplar olsun günaha batmış her yalancı iftiracıya,
8. Ki Allah’ın ayetlerinin kendisine okunuşunu dinler, sonra böbürlenmiş olarak inadına devam eder. Sanki hiç duymamıştır onları. Artık acıklı bir azapla muştula böylesini.
9. Ayetlerimizden birşeyin bilgisine ulaşınca, alaya aldı onu. İşte onlar içindir horlayıp yere batıran azap.
10. Arkalarından cehennem. Ne kazanmış oldukları ne de Allah dışında edindikleri veliler onlara hiçbir yarar sağlamayacaktır. Çok büyük bir azap vardır onlar için.
11. İyiye ve güzele bir kılavuzdur bu. Rablerinin ayetlerini inkar edenler için, korkunç bir pislik azabı olacaktır.
12. Allah size denizi boyun eğdirdi ki, içinde gemiler O’nun emriyle akıp gitsin, lütfundan istekte bulunasınız ve şükredebilesiniz.
13. Göklerde ne var, yerde ne varsa tümünü, O’ndan bir lütuf olarak size boyun eğdirmiştir. Bunda, derin derin düşünen bir topluluk için elbette ibretler vardır.
14. İman edenlere söyle: “Allah’ın günlerini ummayanları affetsinler ki, O, bir toplumu kazandıklarıyla cezalandırsın.”
15. Kim hayra ve barışa yönelik bir iş yaparsa kendi lehinedir. Kötülük yapan da aleyhine yapmış olur. Sonunda Rabbinize döndürülürsünüz.
16. Yemin olsun biz, İsrailoğullarına Kitap’ı, hükmetme gücünü, peygamberliği verdik, onları temiz yiyeceklerden rızıklandırdık ve kendilerini alemler üzerine imtiyazlı kıldık.
17. Onlara, iş ve yönetime ilişkin açık-seçik belgeler sunduk. Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki azgınlık ve kıskançlık yüzünden ihtilafa düştüler. Hiç kuşkusuz, Rabbin, onlar arasında, tartışıp durdukları şeyle ilgili olarak kıyamet günü hüküm verecektir.
18. Daha sonra seni, iş ve yönetimde bir yol ve metod üzerine koyduk. Arık ona uy. Bilmeyenlerin keyifleri ardınca gitme.
19. Kuşkun olmasın ki onlar, Allah karşısında sana hiçbir yarar sağlayamazlar / Allah’tan gelecek hiçbir şeyi senden uzaklaştıramazlar. Zalimler birbirlerinin dostlarıdır; Allah ise takvaya sarılanların Veli’sidir.
20. Bu Kur’an, insanların kalp gözlerini açacak ışıklardan oluşur. Gereğince inanan bir toplum için de bir kılavuz ve bir rahmettir o.
21. Kötülüklere cesaretle dalanlar sanıyorlar mı ki, biz kendilerini, iman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlarla aynı tutacağız. Hayatları ve ölümleri onlarla aynı mı olacak?! Ne kötü hüküm veriyor bunlar!
22. Ve Allah, gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Ta ki her benlik, kazancının karşılığıyla, hiç kimse zulme uğratılmaksızın, yüzyüze getirilsin.
23. İğreti arzusunu ilah edineni gördün mü? Allah onu bir ilim üzerine saptırmış, kulağı ve kalbi üzerine mühür basmış, gözünün üstüne de bir perde çekmiştir. Allah’tan sonra ona kim kılavuzluk edecektir. Hala düşünüp ibret almıyor musunuz?
24. Dediler ki: “Şu dünya hayatımızdan başkası yok. Ölüyoruz, diriliyoruz. Bizi zamandan başkası helak etmiyor.” Onların bu konuda hiçbir bilgileri yoktur. Sadece sanıda bulunuyorlar.
25. Ayetlerimiz, karşılarında açık-seçik mesajlar halinde okunduğunda, delilleri sadece şöyle demek olmuştur: “Doğru sözlüler iseniz atalarımızı getirin.”
26. De ki: “Sizi Allah yaşatıyor; sonra sizi öldürecek, sonra da o hakkında hiç kuşku bulunmayan kıyamet gününde biraraya getirecek. Ama insanların çokları bilmiyorlar.”
27. Göklerin ve yerin mülkü / saltanatı Allah’ındır. Kıyamet kopunca, işte o gün, gerçekleri hükümsüz kılanlar hüsrana uğrayacaklardır.
28. O gün tüm ümmetleri, toplanıp diz çökmüş görürsün. Her ümmet kendi kitabına davet edilir. Bugün, yapıp-ettiklerinizin karşılığıyla yüzyüze getirileceksiniz.
29. Bu bizim kitabımız, karşınızda gerçeği söylüyor. Çünkü biz, yapıp-ettiklerinizin kopyasını çıkarıyorduk / yaptıklarınızı kaydediyorduk.
30. İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanların durumu şu: Rableri onları rahmetine sokacaktır. İşte açık zafer budur.
31. İnkar ve nankörlüğe sapmış olanlara gelince, onlara şöyle denecek: “Ayetlerimiz karşınızda okunurdu ama siz büyüklük taslardınız, günahkar bir toplum oldunuz, öyle değil mi?”
32. Hani size, “hiç kuşkusuz, Allah’ın vaadi haktır, kıyamet saatinde de şüphe yoktur” dendiğinde, siz şöyle demiştiniz: “Saat nedir, bilmiyoruz. Sadece birşeyler var sanıyoruz; kesin bir bilgimiz olmadığı için inanmıyoruz.”
33. Yaptıklarının kötülükleri karşılarına dikilmiş, alay edip durdukları şey kendilerini kuşatıvermiştir.
34. Şöyle denilir: “Unutuyoruz sizi bugün. Tıpkı sizin, bugününüze kavuşmayı unuttuğunuz gibi. İşte böyle! Sığınağınız ateştir; hiçbir yardımcınız da olmayacaktır.”
35. Bunun sebebi şudur: “Siz, Allah’ın ayetlerini eğlence aracı yaptınız, dünya hayatı sizi aldattı / gurura itti. Bugün ateşten çıkarılmayacaklar, özür dilemeleri de kabul edilmeyecek.”
36. Hamd; göklerin Rabbi, yerin Rabbi, alemlerin Rabbi olan Allah’adır.
37. Göklerde ve yerde ululuk / büyüklük O’nundur. Aziz’dir O, Hakim’dir.
UÇAN Blogları

Hiç yorum yok: